İnsanların yaşam standartlarındaki değişim,istediğimiz her şeye istediğimiz
anda ulaşabilir oluşumuz,küreselleşme olgusu ve bunun getirileri sonucunda kurumların
verdiği hizmet veya ürün kalitesinde kendilerini farklı bir konuma oturma gerekliliği
sonucunu doğuruyor.Bunun çağımızdaki en iyi yolu da storytelling kavramından
geçiyor.
Yaşamımızda yeni tanıştığımız insanların nasıl biri olduğunu anlatmalarını istediğimizde aslında onların hayatları hakkındaki hikayeyi yani hayat hikayelerini anlatmalarını istemiş oluruz.Kurumların da bir hikayesi olmaları gerekir.Bizi kendilerine çeken ve ruhumuzda aidiyet duygusu yaratan hikayeler..
Günlük
yaşantımızda suyun kaynama derecesinden kırmızı ışıkta durmamız gerektiğine
kadar milyonlarca bilgi ediniriz.Ve belki de bu kadar bilgi birikimi bizde bir
miktar dinlenme rahatlama ihtiyacı doğurur.Bu yüzden işten eve geldiğimizde,en
sevdiğimiz tv dizisi reklam arası verdiğinde kanal değiştirip reklamları görmek
istemeyiz.Bunun sonucunda reklam dehalarımız karşımıza yeni bir stratejiyle
çıkarlar.Reklamda hikayeleştirme.Bu sayede kişinin alışık olduğu dizi,film
tadında reklamlar bize göz kırpar.
Her şeyin
taklidinin hatta birebir yapımına yaklaşımının yaşandığı sektörde taklidin
taklidi görünümünden sıyrılmak için kurumlar mantık duvarları dışında bize
duygusal örüntüler sağlayan hikayeler yaratma peşindeler.Ve bunu iyi başaran
kurumlar adından güçlü bir şekilde söz ettiriyor.
Peki
biz neden hikayelerden etkileniyoruz?Ben bunun tamamıyla ayna nöronlarımız
sayesinde ya da onlar yüzünden olduğunu düşünüyorum.Burada Rizzolatti ve
Gallese'nin biraz kulaklarını çınlatacağız.Bence bu iki önemli bilim insanın
1990’lı yıllarda İtalyada bir nörobilim laboratuarında keşfettikleri ayna
nöronları medya sektörünün etkileme gücünü açıklıyor.İzlediğimiz bir dram
filminde başrol oyuncusunun yerine kendimizi koyarak ağlamamız,ya da bir reklam
filminde bir markaya sempati duymamızı bu sayede açıklayabilmek mümkün.
Ya
da Muriel Rukeyser’ın söylediği gibi Evren hikayelerden oluşur atomlardan değil.
Her ne kadar aklımız sen bu işe karışma Rukeysır dese de.kalbimiz yürü be diyorJ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder